www.gazetenews.com

Depremzedelerden 5 kuruş alınmayacak

SİYASET

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep'te "Millet buluşması"nda konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifdelere yer verdi:

“Saraylarda gözüm yok. Sizler gibi yaşamak istiyorum. Zaten sizler gibi yaşıyorum. Bireysel olarak hiçbir idealim yok ama bu toplumun ayağa kalkması lazım, bu toplumun büyümesi lazım, bu toplumun gelişmesi lazım, küçük ayrıntılarda boğulmaması lazım. Büyük ideallerin peşinde koşan bir Türkiye’yi hayal ediyoruz.”

-“Söz verildi, dendi ki, ‘size süratle binalar yapacağız, evi yıkılana binalarını yapacağız. 2 yıl ödemesiz, 20 yıl taksitle bu binaları size vereceğiz, satacağız.’ Ben Nurdağı'ndan bütün depremzede kardeşlerime, evi, dükkânı, ahırı, apartmanı yıkılan herkese Nurdağı’ndan söz veriyorum. Bu binaların tamamı yapılacak, 5 kuruş para alınmayacak.”

-“Şimdi geldiler buraya sizden helallik istediler. Öyle helallik olmaz. Helallik şöyle olur. Ben bu binaları size hiçbir ücret almadan teslim ettiğimde o zaman helallik isteyeceğim.”

-“Göreceksiniz; adaleti, liyakati, beraberliği, birliği bu ülkeye getireceğiz. Herkese saygı duyacağız. Bizim gibi düşünmeyen insanlara da kucak açacağız. Farklı düşünen insanı ötekileştirmeyeceğiz, düşman ilan etmeyeceğiz. Tam tersine herkesi kucaklayacağız.”

-“Siyaset zenginleşme aracı değildir. Politikacı gidip zenginleşiyorsa bilin ki malı götürüyordur. Malı götürmeye izin vermeyeceğim. Söz verdim, bir daha buradan Nurdağı’ndan söz veriyorum, o 418 milyar doları sizin için alacağım, sizin için toplayacağım, sizin için getireceğim! Bu ülkeye getireceğim, yatırım yapacağım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğim. Herkes böyle bilsin.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün, deprem bölgesi Gaziantep’te düzenlenen “Millet Buluşması”na katıldı. CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, buluşmada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Teşekkür ederim. Hiç endişe etmeyin, söz verdim, yine söz veriyorum. Bu ülkeye sevgiyi, bu ülkeye barışı, bu ülkeye hoşgörüyü, bu ülkeye kardeşliği, bu ülkede birlikte yaşamayı, yediden yetmişe beraber olmayı, kardeş olmayı, tasada ve kıvançta beraber olmayı sağlamak için yola çıktım. Hepinize kocaman, yürek dolusu sevgi, saygı sunuyorum.

Efendim arkadaşlarım başlarken yaşanan dramı anlattılar. Evet, büyük bir dram yaşadık. Resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde can kaybımız var. Dolayısıyla hem yaraları sarmak, hem sizlerle beraber olmak için bugün Nurdağı’ndayım. Aramızda milletvekili arkadaşlarım var, belediye başkanı arkadaşlarım var. Ama iki büyükşehir belediye başkanı arkadaşımız da burada. Muhittin Böcek, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız. İkisine de yürekten teşekkür ederim.

Birazdan ayrıntılara gireceğim. Depremin ikinci günü buradaydım. Hava soğuktu. Arkasından diğer illere gittim. Akşam saatlerinde, gecenin ilerleyen saatlerinde Hatay’a ulaşmıştık. Yaşanan tabloyu gördüm, dramı gördüm. Can kayıpları, soğukta enkazın altında kalan insanları kurtarmak için çaba harcayan insanları gördüm. Eli kolu bağlı kamu görevlilerini de gördüm. Böyle bir deprem olabilir mi? Olabilir. Ama bir şekliyle bizim her türlü hazırlığı yapmamız lazım. Başka yerlerde de deprem oluyor ama hiçbir zaman 50 bin kişi hayatını kaybetmiyor. Binaların sağlam olması lazım, fay hatlarının bilinmesi lazım, önceden planlanması lazım. Her türlü altyapının ulaştırılması lazım. Bütün bunlarla ilgili biraz sonra size biraz daha ayrıntılı bilgi vereceğim. 

Değerli arkadaşlarım, çok acı çekiyoruz. Emin olun sizlerin çektiği acıyı Türkiye'de hepimiz çekiyoruz. 85 milyon, aynı acıları yüreğimizde hissettik. Dolayısıyla tasada ve kıvançta beraber olmak, zor günlerde beraber olmak, mutlu günlerimizde beraber olmak hepimizi bir araya getiren özel bir duygudur. Bu duyguya biz millet diyoruz. Millet olmanın, bir arada olmanın, birlikte yaşamanın en güzel taraflarından birisi de budur değerli arkadaşlarım. 

Her çocuğun karnının doyduğu bir Türkiye, her evde huzurun olduğu bir Türkiye, esnafın rahat ettiği, çiftçinin aldığı ürünün karşılığını rahatlıkla satabildiği, evine akşam tarlada çalıştıktan sonra huzur içinde döndüğü, fabrikada çalışan işçinin işini bitirdikten sonra evine huzur içinde döndüğü, bir gelecek beklentisi, bir umudu varsa o umudu, o hayali büyütmek istediği bir Türkiye'yi ben de düşlüyorum. Böyle bir Türkiye olsun istiyorum. Hiç kimse ne kimliğinden ötürü, ne inancından ötürü, ne yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmesin. Biz beraberiz, bir milletiz, biz güçlüyüz. Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle hep beraber beraber olmalıyız, 85 milyon beraber olmalıyız. Bir çocuğumuz açsa bilin ki 85 milyon açtır o gün. Birimiz hastaysak bilin ki 85 milyonumuz o gün hastadır. Dolayısıyla beraber olmanın, birlikte olmanın, beraber aynı şarkıları söylemenin, aynı türküleri söylemenin yolunu, yordamını bulmak zorundayız. Çok ayrıştık, çok kutuplaştık. Türkiye'nin buradan çıkması lazım. Niye kutuplaşıyoruz, neden ayrışıyoruz? Sonuçta akşam önümüze bir sofra geliyor, sabah bir kahvaltımız var. İsteriz ki herkesin karnı doysun. İsteriz ki her anne çocuğunu güler yüzle okula gönderebilsin. İsteriz ki her anne üniversiteye gönderdiği çocuğunun mezun olduktan sonra güzel bir iş sahibi olmasını beklesin ve bu emeli gerçekleşsin. En büyük arzumuz budur. Bunun olması lazım. Bu olmadığı takdirde büyüyemiyoruz, gelişemiyoruz, işsizlik sorununu çözemiyoruz. Pek çok sorunla cebelleşip duruyoruz. Bunları aşacağız, beraber aşacağız, birlikte aşacağız. Söz veriyorum, beraber, birlikte bütün sorunlarımızı aşacağız. Bunun sözünü veriyorum size.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.